30 Aralık 2010 Perşembe
Chugyeogja
Moon
Cyrus
Cyrus : Geri dönüp bizimle yaşamanı istiyorum.
John : Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Haydi, eve git Cyrus.
Cyrus : Artık eskisi gibi değil.
John : Eskisi gibi değil mi?
Cyrus : Hayır, onun morali çok bozuk.
John : Her şeyi sen berbat ettiğin için öyle!
Cyrus : Seni özlüyor, John. Onu sevdiğini biliyorum.
John : Evet, biliyorum! Aramızda harika birşey vardı ve sen bunu mahvettin!
Cyrus : Lütfen, John. Beni dinle ve sonra istediğini yap. Taşınırım, ne istersen onu yaparım. Mahvolmuş biri olduğum için onu cezalandırma. Bu onun kabahati değil.
John : Hayır, onun kabahati değil. Onun değil, senin kabahatin! Öyleyse bununla yüzleş, pislik! Bu berbat apartman katına dönmem senin yüzünden oldu. Sen küçük, lanet bir yalancı ve pisliksin! Siktir git şimdi! Defol! .... Orada mısın hala? ... ( Cyrus'ın merdivende ağladığını görür) ... Kenara kay.
Easy A
Black Swan
Unthinkable
Steven : Sen kanıt istedin, ben de ara vermek istedim. Artık dayanabilirim.
Helen : Orası bir alışveriş merkeziydi. 53 kişi öldü.
Steven : Bu senin hatandı. Tanrı hepsini seviyor. Onlar şehit oldu, hepsi şehit.
Helen : 53 kişi ! 53 kişi paramparça oldu! Bombalar nerede? Lanet bombalar nerede?
Steven : Yap hadi! Yap! Ülkemi seviyorum ama siz içine ediyorsunuz! Dinimi seviyorum ama siz dinime tükürüyorsunuz! Şunu unutmayın, buradayım çünkü burada olmak istiyorum. Kendimi yakalattım çünkü ben bir korkak değilim. Bana işkence edecek herkesle yüzyüze olmak istedim. Bana barbar diyorsunuz. Siz nesiniz? Ne yani, 50 sivili öldürdüm diye gözyaşı mı dökeyim? Siz hergün o kadar kişiyi öldürüyorsunuz!
Buried
Jabir : Nefes alabiliyor musun, alamıyor musun Amerikalı ?
Paul : Bir dakika anlamıyorum sizi. Kimsiniz ?
Jabir : Amerikalı nefes alamıyor mu ?
Paul : Alamıyorum. Lütfen çıkarın beni buradan.
Jabir : Çıkartalım mı ?
Paul : Evet, çıkartın. Lütfen yardım edin.
Jabir : Asker .
Paul : Hayır, ben asker değilim. Şöförüm, nakliyeciyim.
Jabir : Nakliyeci mi ?
Paul : Evet, sadece nakliyeciyim, asker değilim.
Jabir : Blackwater için mi çalışıyorsun ?
Paul : Hayır, güvenlikçi değilim, sadece şöförüm.
Jabir : Amerikalı mısın ?
Paul : Evet
Jabir : O halde askersin !
One Week
Anlatıcı : O olağanüstü berrak anları elde ettiğinizde kainatı anlamlı kılan, o aniden geçen zamanlardır. Umutsuzca o anlara tutunmak istersiniz. Onlar, en kötü zamanların cankurtaran botlarıdılar, her şeyin sonsuzluğu geldiğinde, yaşamın akıl almaz doğası, tam anlamıyla hayalidir. Bu nedenle soru şu hale geliyor ya da başından beri öyle olmalıydı. Eğer yaşamak için bir gününüz, bir haftanız ya da bir ayınız olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? Hangi cankurtaran botuna binerdiniz? Ne sırlar anlatırdınız? Hangi grubu izlerdiniz? Sevdiğinizi kime ilan ederdiniz? Hangi dileğinizi yapmak isterdiniz? Bir kahve içmek için hangi egzotik yere uçardınız? Ne kitabı yazardınız?
16 Aralık 2010 Perşembe
Rabbit Hole
15 Aralık 2010 Çarşamba
Despicable Me
Fred : Günaydın Gru, nasılsın ?
Gru : Merhaba Fred. Bilgin olsun; köpeğin tüm bahçeme pisliyor, ve bu hiç hoşuma gitmiyor.
Fred : Kusura bakma, köpekleri bilirsin, canları nereye gitmek isterse gidiyorlar.
Gru : Ölürlerse gidemezler ama ... Şakaydı. Gerçek payı da var tabii ... Neyse, sana iyi günler.
Fred : Peki, sana da...
14 Aralık 2010 Salı
The A Team
Hannibal Smith: Selam B.A.
B.A. Baracus : Bu iş çok şiddetlenmeyecek değil mi ?
Hannibal Smith : Öyle olmayacağına söz veremem.
B.A. Baracus : Sana kısa birşey okuyacağım. " Şiddetle kazanılmış bir zafer, yenilgiye eşdeğerdir; çünkü anlıktır."
Hannibal Smith : Ghandi . " Şiddet kullanmayarak acizliğimizi gizlemektense , içimizdeki şiddeti açığa çıkarmak daha iyidir."
B.A. Baracus : Bunu kim söylemiş ?
Hannibal Smith : Aynı adam. Ghandi inandığı şeyler uğruna savaşmaktan çekinmezdi. Sen neye inanıyorsun B.A ?
Devil
Repo Men
In The Heat Of The Night
13 Aralık 2010 Pazartesi
The Ghost Writer
The Ghost : İşkence yapmak için yasadışı adam kaçırmayı desteklemek için bile mi ?
Adam Lang : Tanrı aşkına , kız kalpli olmayı bırak ! Güç yine elimde olsaydı, ne yapardım biliyor musun ? Havaalanlarında bekleyen iki uçağım olurdu. Birisi, özgeçmiş kontrolleri yapmadığımız, kimsenin sivil özgürlüğünü ihlal etmediğimiz, işkence ile bilgi almadığımız yerler için. Ve diğeri de, tamamen mükemmel olması için mümkün olan herşeyi yapabildiğimiz yerler için. Ve sonra da bakardık, Rycart acaba hangi uçağa çocuklarını koyacak diye ! Bunu da kitabına koyabilirsin !
Ondine
Peder : Ve 2 yıl 7 aydır ağzına içki sürmüyorsun.
Syracuse : Ve 21 gün
Peder : Çok iyi gidiyorsun Syracuse ...
Syracuse : Kızla ilgili birşey söyleyecektim, Peder.
Peder : Evet, şu sen balık tutarken tanıştığın kız.
Syracuse : Onu ağımla sudan çektim Peder.
Peder : Kendisi bana bir fantezi değil de gerçekmiş gibi göründü Circus.
Syracuse : Syracuse olacak.
Peder : Afedersin, Syracuse. Pekala, ondan bahset biraz. Onunla günaha girdin mi ?
Syracuse : Kesinlikle.
Peder : Ve sanırım bunun için bağışlanmayı da beklemiyorsun.
Syracuse : Hayır.
Peder : Hayır demek. Öyleyse burada ne işin var Syracuse ?
Syracuse : Hani büyük bir sırrı olan kralla ilgili bir hikaye vardır, biliyorsun değil mi Peder ? En sonunda daha fazla dayanamaz ve bunu bir ağaca söyler.
Peder : Peki tamam, buradaki ağaç ben oluyorum sanırım.
Syracuse : Bana şans getirdi. Nedenini bilmiyorum. Korkuyorum Peder. Çünkü, içimde bir umut yeşermeye başlıyor.
Peder : Umudunu hiçbir zaman yitirmemelisin Syracuse.
Syracuse : O boğulmuştu Peder, ve ben onu ağımla hayata geri döndürdüm.
Peder : Bu çok saçma.
Syracuse : Biliyorum. İşte ben de bu yüzden korkuyorum ya . Birşeyler olacağını biliyorum, ya harika birşey ya da son derece kötü. Çünkü o böyle hissettiren bir kız Peder. O öyle biri...İşte benim de sırrım bu. Peki sen ne çeşit bir ağaçsın Peder ?
Peder : Sanırım bir meşe ağacı.
Syracuse : Daha çok kutsal değneklerin yapıldığı ağaçlardan birine benziyorsun.
Peder : Evet, bir dişbudak ağacı.
Syracuse : Bir ağaç ol da , gerisi önemli değil.
The Town
Claire : Artık ne yapacağını ... Dokunma bana !
Doug : Tamam. Özür dilerim. Beni biraz dinle. Sana bir daha asla yalan söylemeyeceğim.
Claire : Gerçekten mi ?
Doug : Evet, söz. İstediğini sor, gerçeği söyleyeceğim.
Claire : Neden ? Sana inanmam .
Doug : İnanacaksın.
Claire : Neden ?
Doug : Çünkü cevaplardan iğreneceksin.
Claire : Banka müdürü olduğumu biliyordun.
Doug : Evet.
Claire : Beni takip ediyor muydun ?
Doug : Evet.
Claire : Kaç banka soydun ?
Doug : Altı kamyonet, iki banka.
Claire : Birisini öldürdün mü hiç ?
Doug : Hayır. Düşün biraz.. Tamam mı ? Bir daha asla yalan söylemeyeceğim, seni incitmeyeceğim. Seni kaybedersem hayatımın sonuna kadar bu pişmanlıkla yaşarım. Bekle beni...
12 Aralık 2010 Pazar
Solitary Man
Away We Go
10 Kasım 2010 Çarşamba
Ertuğrul Sağlam
Fenerbahçe vs Chelsea
2 Farklı İnsan 2 Farklı Röportaj
Bir diğer röportaj ise Şota Arveladze ile yapıldı Ntvspor tarafından... Az Alkmaar kulübünde Louis Van Gaal ' in yardımcılığından sonra , 1. adamlığa terfi ettiği ilk senesinde Kayserispor'da harika bir başlangıç yaptı bu genç adam. Neden Türkiye diye sorulduğunda ,Rusya'nın Gürcistan'a hava saldırısı yaptığı dönemde ailesinin yaşadığı dramdan bahsetti ve Türkiye'nin pasaportsuz , sorgusuz sualsiz kendilerine geçiş izni vermesini unutamadığını anlattı . Trabzonspor 'daki futbolculuk döneminde de her zaman düzgün insan profili çizmişti zaten ...
Mustafa Kemal Atatürk
10 Ekim 2010 Pazar
1 Dakikalık Saygı Duramayışı !!!
Şimdi kendinizi Çorbalı ailesinin ve yakın dostlarının yerine koyun ... Onlar kendilerine saygı duyulmasını beklerken , adeta hakarete uğradılar seyirciler tarafından . Eğer terör örgütüne lanet okuyacaksanız 60 saniye sonra okuyun ! Rakip takıma küfür edecekseniz 60 saniye sonra edin ! Birbirinizle kavga edecekseniz 60 saniye sonra edin !
Benim beklentim ve isteğim şudur ki, Türkiye'de bundan sonra maçlarda saygı duruşu yapılmasın, çünkü insanların duygularını incitmekten başka hiçbir işe yaramıyor bu durum.
Biz böyle bir millet değildik, " Ali Emiri Efendi bizde müthiş kitap toplayıcılarının başında gelir ve Divan-ı Lugat-üt Türk'ü (şahsi gelirleriyle) bir yerden satın almıştır. Ali Emiri Efendi, ölmeden önce 18 bin kadar yazma eseri ve kıymetli kitabı ( taş baskısı falan) Millet Kütüphanesi'ne bağışlamıştır. Cenazesi oradan geçerken, o halk kimsenin düşünmeyeceği bir incelikle Millet Kütüphanesi'nin önünde tabutunu havaya kaldırdı. Adeta, kitapları onu selamlasın o da kitaplarına baksın, diye.. Öyle götürüp defnettiler Ali Emiri Efendi'yi..."
O saygı duruşu sırasında biz sadece Çorbalı ailesine hakaret etmedik, aynı zamanda atalarımıza ihanet ettik !
Not :Ali Emiri Efendi'nin cenazesiyle ilgili bilgi için; İlber Ortaylı , Zaman Kaybolmaz sf:85
8 Ekim 2010 Cuma
Guti vs Nobre
13 Eylül 2010 Pazartesi
Güven Varol - Manisaspor Taraftarı
Stephen Ireland Olmak
Eğer siz , takıma karşı aidiyet duygusu gelişsin ( yani bizi bir anda yarı yolda bırakmasın) diye Carlos Tevez'e kaptanlığı verip , Stephen Ireland gibi takımda sembol isim olmaya doğru giden bir oyuncuyu yok pahasına başka bir takıma yolluyorsanız büyük takım olamazsınız, zaman zaman büyük takımmış gibi olursunuz o kadar.
16 Ağustos 2010 Pazartesi
Fenerbahçe & Antalyaspor
Geçen sezonun son maçı olan ve Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesine sebep olan Trabzonspor maçında kaçan hangi pozisyon varsa, bu maçta 25 dakika içinde hepsi gol oldu. Futbol tanrıları geçen sezon için özür diler gibiydi adeta. Geriye kalan 65 dakika için söylenecek pek fazla bişiy yok zaten, tamamen formaliteden ibaretti. Semih, Niang'ın transferiyle motivasyonu artmış bir şekilde , tribünden maçı izleyen oyuncuya gözdağı verdi. Gökhan Gönül'ü izlemek her zaman bir keyif, makine gibi hiç durmadan bir ileri bir geri , sağ kanadı tek başına sırtladı. Asıl konuşulması gereken takım Antalyaspor. İlk yarı amatör küme takımı gibi oynadılar, ikinci yarıda biraz toparlandılar ama eminim Mehmet Özdilek sezonun en ağır tokadını ilk haftadan yemiş olmanın tesellisini yaşıyordur.
Joe Cole
Gemisini Batıran Kaptan !
Gitme Desem Canım ....
Ashley Young ve James Milner .... Bu iki adam Aston Villa 'nın kalbi ! Ve iki oyuncu da takımdan ayrılmak istiyor. Yönetim de iki oyuncuyu satmaktan yana, bu yüzden ligin başlamasına 3 gün kala teknik direktör Martin O'neill kulübe istifasını verdi. Ligin ilk maçına yardımcı antrenörleriyle çıktılar. Ashley Young'ı Totenham ve Man. City, James Milner'ı ise Man. City istiyor. İki oyuncu da ligin ilk maçında sahadaydılar, ve 3-0 lık West Ham galibiyetinde çok önemli roller üstlendiler. İşte gerçek profesyonellik budur ! Her an takımdan ayrılabilirsiniz, ama transfer olacağınız güne kadar, oynadığınız takım için terinizin son damlasına kadar mücadele etmek zorundasınız. Özellikle James Milner oyundan çıkarken taraftara veda eder gibiydi, gelişmeleri bekleyip göreceğiz.