15 Şubat 2011 Salı

Fair Game

Joe : Dinle, Vanity Fair'den biri aradı. Röportaj yapmak istiyorlar. Tam tekmil, fotoğraflı falan. Tüm hikayeyi yazacaklar. Ne diyorsun?
Valerie : Ne mi diyorum? Vanity Fair'de resmimin çıkmasını isteyip istemediğimi mi soruyorsun?
Joe : Valerie, bu bir fırsat.
Valerie : Ne için?
Joe : Olayı bizim açımızdan anlatmak için. Yani onlarca, belki 50 tane kanala çıkacak. Bunu yapmamız gerek. Fox'ta, internette bizi yerle bir ediyorlar. Dibe batıyoruz. Karşı saldırıya geçmeliyiz. Ne? Ne dedim ben şimdi?
Valerie : Anlamıyor musun Joe? Nereye kadar gidecek bu? Adresimiz internete düşmüş. Evimizin resmi bile. Ev numarasını 5 kere değiştirdim. Adımın geçmediği medya ortamı kalmadı. Gerçek adımın Joe. Halkla kaynaşmalar, röportajlar, çıkardığın gürültü, yaptığın saçmalıklar bize ne kazandırdı?
Joe : Andy Karl, Financial Times'a "Joe Wilson'ın üstüne buldozerlerle geliyorlar" dedi. Tırnak içinde "Buldozer". Yani mücadele etmeden alt edilmeyeceğim. Sağlam mücadele etmeden.
Valerie : Beyaz Saray diyoruz Joe. Beyaz Saray'la mücadele edip, kazanabileceğini mi sanıyorsun? Bizi ezer geçerler!
Joe : Asıl mücadele etmezsek ezerler!
Valerie : Joe...
Joe : Beni dinle Valerie.
Valerie : Hayır, sen beni dinle!
Joe : Valerie, Valerie, Valerie ! Senden daha çok bağırdığım için haklı mı oldum şimdi? Senden fazla sesim çıktığı için mi haklı olacağım? Beyaz Saray olsam ve senden kat kat fazla bağırsam haklı olan ben mi olurum? Yalan söylediler Valerie. Yalan söylediler! İşte hakikat bu!
Valerie : Hakikat , tabi ya. İşimizi bitirdiklerinde ne olduğunu öğrenemeyeceğimiz hakikat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder